24 Şubat 2010 Çarşamba

FLORANSA 1

Floransa için açık hava müzesi denirse yanlış olmaz. Her sokağı seyre doymaz, özellikle de sabahın erken saatlerinde espresso ve cappicino kokularıyla doluysa… Genelde turistik turlarda sadece bir, iki gün veya daha az vakit ayrılan bu, Toscana bölgesindeki küçük kent aslında çok daha uzun zamanı hak ediyor. Muhakkak aktarmayla gelmek zorunda olduğunuz Floransa’da şaşırtıcı derecede küçük bir havalimanı (Peretola) karşılıyor sizi… Eğer sizi karşılayacak yakışıklı bir İtalyan ortada yoksa şehrin merkezi gitmek için havalimanın önünde bekleyen taksitleri ya da otobüsü kullanabilirsiniz. Taksit gideceğiniz yöne göre değişmekle birlikte ortalama 30 Euro, otobüs ise 4,5 Euro tutuyor. Eğer otobüse bindiyseniz son durak olan Maria Novella tren istasyonunda ineceksiniz. Bu da şehrin kalbine, eski şehre vardığınız anlamına gelmektedir. Önceden bir plan yapmadan geldiyseniz bu bölgede uygun fiyatlı çok sayıda otel bulunmaktadır, rahatlıkla gidip bir tanesine yerleşebilirsiniz. Yüksek sezonda gittiyseniz eğer yine de önceden ayarlama yapmanızda fayda vardır.

Maria Novella’dan şehrin içine doğru gittiğinizde – kalabalığı takip etmeniz yeterli – sağlı sollu ünlü markaların bulunduğu mağazaların yanında geçerek Duomo’ya ulaşırsınız. Brunelleschi’nin yaptığı muhteşem kubbesini uzaktan seçebildiğiniz Duomo Floransa’nın en görkemli mimari yapısı aynı zamanda. Yanına geldiğinizde üzerindeki detayları incelemek için saatler harcama zorunda kalacağınız fark edeceksiniz. Kilise, çan kulesi ve vaftizhaneden oluşan yapıda dikkat etmeniz gerekenler, kubbe ve vaftizhanenin üç kapısıdır (üçü de birbirinden önemli ancak “Cennet Kapısı” denen kiliseye bakan kapıya özellikle dikkat edin). Gündüzleri ücretsiz olarak, biraz kuyruk bekledikten sonra, rahatlıkla içini gezebileceğiniz kilisenin kubbesine girmek için yandaki kapıdan girerek ücret ödemeniz gerekmektedir. Benim saydığım kadarıyla 450 basamağı tırmandıktan sonra muhteşem Floransa manzarasını izleyebilirsiniz. Kilisenin hemen çaprazında yer üstünde çocuk motifleri işli bina ise eski bir yetimhane binasıdır. Kilisenin ana kapısına sırtınızı verip solunuza döndükten sonra yine markaların doldurduğu bir caddeyle karşılaşabilirsiniz. Her yıl yaz başlangıcında ve kış sonunda yüzde 50’ye varan indirimlerle alabileceğiniz markaların yanı sıra dikkatle bakarsanız Türkiye’yle kıyaslandığında bile ucuz olduğunu fark ettiğiniz mağazaları da bulabilirsiniz. Caddenin sonunda karşınıza Sinyorlar Meydanı çıkacaktır. Burada heykellerin bulunduğu terasın merdivenlerine bir süre oturarak keyfini çıkarmanızı tavsiye ederim. Özellikle yaz geceleri, özel ışıklandırma ve muhakkak bulabileceğiniz sokak müzisyenleriyle inanılmaz bir atmosfer oluştuğunu göreceksiniz. Sinyorlar Meydanı, Michelangelo’nun David heykelinin bire bir kopyası (kıvırcık saçlı, yakışıklı olan :)), Herkül çeşmesi, Palazzo Vecchio (eski saray) ve diğer muhteşem heykellerle donatılmış durumda. Şirin İtalyan kafeleriyle çevrilmiş bölgede bulunan Palazzo Vecchio’nun (binaya çakılı meşale tutacakları ve at bağlama yerlerine lütfen dikkat edin) hemen yanından devam ettiğinizde Uffici’nin muhteşem perspektifiyle karşılaşacaksınız. Dünyanın önde gelen müzelerinden biri olan, Michelangelo’dan tutun da Leonardo da Vinci’nin eserlerine kadar sanat tarihindeki büyük isimlerin eserlerine ev sahipliği yapan müzeye girmek için yaz aylarında uzunca bir kuyruk beklemeniz ve 10 Euro civarında bir ücret ödemeniz gerekir. Eğer bir iki günlük vaktiniz varsa, ana giriş kapısının (uzunca kuyruğa dikkat) karşısında başka bir kapıdan rezervasyon yaptırmak mümkün. Böylece daha sıra olan bir kuyruktan çok beklemeden girme şansınız olur (o kapıdan girenlerin torpilli olduğunu düşünmeyin sakın). Uffizi’nin kolonları içerisinde İtalya tarihine imza atmış önemli kişilerin heykelleri yerleştirilmiştir. Tek tek dikkatle bakmanızda fayda var. Bu alandan geçerken ayrıca başınızı kaldırarak yukarı bakmanızda fayda var. Yukarıda gördüğünüz koridor, Palazzo Vecchio’dan başlayıp Ponte Vecchio’nun üzerinden devam eden ve Palazzo Pitti’de biten, eskiden Floransa yöneticilerinin halka karışmadan işlerinden evlerine gidebilmek için köprü şeklinde inşa edilen koridoru göreceksiniz (bu koridoru özel rezervasyonla gezmek mümkün ancak nasıl yapıldığını bilmiyorum). Uffizi manzarasına doyduysanız, ışığa doğru gidin J ve Arno nehrinin güzelliğiyle yüzleşin.

(Devamı gelecek….)

2 yorum:

  1. Canım kardeşim, seninle italyada olmak hayatımdaki en güzel deneyimlerden biriydi. Her anından keyif aldım. Tadı damağımda kaldı, desem yeridir. :))) Birde Alitalia'nın grevi yüzünden biraz panik oldum ama, genede çoook güzeldi. Bloğunu okurken her anını hatırlamak ayrı bir keyif. Seninle gurur duyuyorum ve seni çok ama çok seviyorum. Ablan Meral

    YanıtlaSil
  2. canım benim, ben de seni çoook seviyorum!!!!!!!!!!!!

    YanıtlaSil