13 Mayıs 2010 Perşembe
FLORANSA 3
Alışveriş
Marka düşkünü değilseniz veya düşkünüsünüz ama yeterli paranız yoksa ve bir alış veriş cenneti olan İtalya'dan bir şey almadan dönmem diyorsanız, lütfen bundan sonrasını dikkatlice okuyun! Eğer almak istediğiniz buzdolabı süsü, tabak, ayıcık, vs. gibi Floransa'yı hatırlatan hediyelik eşyalarsa, bunların envai çeşidini San Lorenzo pazarında bulabilirsiniz (bkz. Floransa 1). Buradan bir şey satın almadan önce tüm pazarı gezip, en sonunda karar vermeniz daha uygun olacaktır zira aynı ürünler, farklı tezgahlarda farklı fiyatlara satılabilmektedir. Bu pazar haftanın yedi günü tüm gün açıktır. İstediğiniz an gidebilirsiniz. Bu pazarın bir benzeri Cumhuriyet Meydanı'ndan (Piazza Republica) Eski Köprü'ye (Ponte Vecchio) giderken yol üstünde sağda vardır. Burası da San Lorenzo gibi açık hava alış veriş alanıdır ama üstünde kolonlu bir kiriş bulunmaktadır. Bu pazar da haftanın yedi günü gündüzleri açıktır. Bu pazarı gezerken dikkat etmeniz gereken bir nokta daha var. Pazarın bir tarafında bronzdan bir domuz heykeli göreceksiniz. Bu domuz heykelinin ağzına para sürterek, altındaki ızgaranın içine o parayı düşürmeyi başarırsanız Floransa'ya tekrar geleceğiniz söylenir. Bence doğru, ben beş kez yaptım, beş kez de gittim, kısmet altıncısına :))
Eğer aradığınız ucuz çanta ise ve iyi taklitler istiyorsanız, dikkat! Akşamı bekleyin! Akşamları zenci kardeşlerimiz Floransa'nın dört bir yanındaki sokaklara dağılarak, ellerinde veya beze üzerine serdikleri tezgahlarında envai çeşit çanta satmaktadır. Unutmayın, 100 Euro'ya satılan bir çantayı 20 Euro'ya alma şansınız vardır, bu tamamen sizin pazarlık gücünüze bağlı. Ayrıca alış veriş yaparken dikkat edin çünkü bu tür korsan malların satımı kadar alımı da suç. Zabıtaya yakalanırsanız, ciddi bir ceza almanız mümkün, ama sadece mümkün ben hiç olduğunu görmedim :))
Ucuz giysiler, hediyelik eşyalar, yiyecek - içecek ve diğer her şey için bir seçenek daha! Sadece Salı günleri öğlene kadar açık olan bir pazar var! Bu pazara gitmesi bir külfetli çünkü oldukça uzak. Yürüyerek 20-30 dk'lık bir yolu göze almanız lazım. Tabi ki taksiyle veya otobüsle gidebilirsiniz ama lütfen bana sormayın! Bu pazar önünüze bir Floransa haritası aldığınızda, eğer Anadolu Yakası'nı yukarı tarafa getirirseniz, haritanın Avrupa Yakası bölümünde en üst sağ bölümünde kalıyor, yaklaşık olarak.... Arno Nehri'nin takip ederek bu yönde ilerlerseniz bir otoban dört yol ağzı göreceksiniz, tam orada :))
3 Mart 2010 Çarşamba
PORTEKİZCE-TÜRKÇE KONUŞMA KILAVUZU / SÖZLÜK
Português Portuguese | Inglês English | Türkçe |
Olá! | Hello! | Merhaba |
Oi! | Hi! | Merhaba |
Alô! | Greetings (on phone) | Alo |
Bom dia. | Good day! | İyigünler |
Boa tarde. | Good afternoon! | Tünaydın |
Boa noite. | Good evening / night! | İyi akşamlar / geceler |
Como você vai? | How are you? | Nasılsınız? |
Como vai? | How's it going? | Nasıl gidiyor? |
Bem, obrigado. (said by male)
| Well, thanks. | İyi, teşekkürler |
Muito bem. | Very well. | Çok iyi |
Tudo bem. | All's well. / All good. | Herşey iyi / herşey güzel |
Mais ou menos. | More or less. | Şöyle böyle |
Mal. | Bad. | Kötü |
Muito mal. | Very bad. | Çok kötü |
Não está nada bem. | Not good at all. | Çok iyi değil |
E você? | How about you? | Senden ne haber? |
Como se chama? | What's your name? | İsmin ne? |
Como é seu nome? | What's your name? | İsmin ne? |
Me chamo João. Sou Maria. | My name is John. I'm Mary. | Benim adım John Ben Mary |
Sim. | Yes. | Evet |
Não. | No. | Hayır |
você quer? | do you want (to)...? | İster misin….? |
Sim, quero. | Yes, I do (want to). | Evet, istiyorum (….) |
Não, não quero. | No, I don't (want to). | Hayır, istemiyorum (…) |
Eu também. | Me, too. | Ben de… |
E você também? | You, too? | Sen de mi? |
Obrigado. (said by male)
| Thank you. | Teşekkür ederim |
De nada. | You're welcome. | Hoşgeldiniz |
Não por isso. | No problem. | Sorun değil |
Não tem de quê. | Don't mention it. | Lafı bile olmaz |
Muito prazer. | Very pleased to meet you. | Seninle tanıştığıma çok memnun oldum |
Prazer. | Nice to meet you. | Seninle tanışmak güzeldi |
Adeus! | Goodbye! | Hoşçakal |
Tchau! | Bye! / Ciao! | Hoşçakal |
Até amanhã. | See you tomorrow. | Yarın görüşürüz |
Que é isto? | What is this? | Bu nedir? |
Que é isso? | What is that? | Şu nedir? |
Que é aquilo? | What is that (over there)? | Şuradaki nedir? |
Qual o melhor? | Which one's better? | Hangisi daha iyi? |
um carro | a car | Bir araba |
uma casa | a house | Bir ev |
os carros | the cars | Arabalar |
as casas | the houses | Evler |
falo | I speak | Konuşurum |
fala | you speak | Konuşursun |
falamos | we speak | Konuşuruz |
falar | to speak | Konuşmak |
Fala português? | Do you speak Portuguese? | Portekizce konuşuyor musun? |
Falo. | I do (speak it). | Konuşuyorum |
Fala inglês? | Do you speak English? | İngilizce konuşuyor musun? |
Não falo. | I don't (speak it). | Konuşmuyorum |
aprendo português | I'm learning Portuguese | Portekizce öğreniyorum |
estudo | I study | Okuyorum |
aprendo | I learn | Öğreniyorum |
aprendemos português | we're learning Portuguese | Portekizce öğreniyoruz |
Você é professor? | Are you a teacher? | Öğretmen misin? |
sou estudante | I'm a student | Öğrenciyim |
um livro | a book | Bir kitap |
uns livros | some books | Birkaç kitap |
os livros | the books | Kitaplar |
leio muitos livros | I read a lot of books | Çok kitap okurum |
Você tem um dicionário? | Do you have a dictionary? | Sözlüğün var mı? |
tenho um dicionário | I've got a dictionary. | Bir sözlüğüm var |
tem um dicionário à mão? | Do you have a dicitonary on hand? | Elinde bir sözlük var mı? |
o dicionário | the dicitonary | Sözlük |
uma palavra | a word | Bir kelime |
Tem muitas palavras! | There are a lot of words! | Ne çok kelime var! |
ler | to read | Okumak |
escrever | to write | Yazmak |
uma folha de papel | a piece of paper | Bir parça kağıt |
um lápis | a pencil | Bir kalem |
uma pena | a pen | Bir tükenmez / dolma kalem |
uma pena de escrever | a pen for writing | Yazmak için bir kalem |
Onde? | Where? | Nerede? |
Aonde? | Where to? | Nereye? |
aqui | here | Burada |
aí | there | Şurada |
ali | there | Orada |
lá | over there | Ötede |
ir | to go | Gitmek |
vou | I go | Giderim |
vai | you go | Gidersin |
vamos | we go | Gideriz |
Eu me vou. | I'm leaving. / I'm taking off. | Ayrılıyorum |
vamos a | we're going to | Biz gidiyoruz |
Vamos à praia. | We're going to the beach. | Plaja gidiyoruz |
a praia | the beach | Plaj |
as praias do Brasil | the beaches of Brazil | Brazilya plajları |
a cidade | the city | Şehir |
as cidades do Portugal | the cities of Portugal | Portekiz’in şehirleri |
uma ilha | an island | Bir ada |
é uma ilha | it's an island | Bu bir ada |
A Madeira é uma ilha atl‑ântica | Madeira is an Atlantic island. | Madeira bir Atlantik adası |
Qu‑ê? | What? | Ne? |
Por quê? | Why? | Niçin? |
Quem? | Who? | Kim? |
Quens? | Who? (multiple people) | Kimler? |
Como? | How? or Say again? | Nasıl? Veya Tekrar söyle! |
Qual? | Which one? | Hangisi? |
Quais? | Which ones? | Hangileri? |
Quanto? | How much? | Ne kadar? |
Quantos? | How many? | Kaç tane? |
Quanto custa? | How much does it cost? | Ne kadar tutuyor? |
Quantos tem? | How many are there? | Kaç tane var? |
Tem muita gente. | There's a lot of people. | Çok sayıda insan var |
Tem muitos carros. | There are a lot of cars. | Çok sayıda araba var |
a rúa | the street | Sokak |
na rúa | in the street | Sokakta |
Tem muitos carros na rúa. | There are a lot of cars in the street. | Sokakta çok sayıda araba var |
tem uma igreja | there's a church | Bir kilise var |
tem uma loja | there's a shop | Bir dükkan var |
onde fica? | Where is it? | Bu nedir? |
Onde fica o hotel? | Where is the hotel? | Hotel nerede? |
Fica aí. | It's there. | Orada |
Onde está o meu amigo? | Where is my friend? | Arkadaşım nerede? |
Onde estão os meus amigos? | Where are my friends? | Arkadaşlarım nerede? |
Onde está o dinheiro? | Where is the money? | Para nerede? |
Onde acho um taxi? | Where do I find a taxi? | Nerede bir taksi bulabilirim? |
Pode me levar para a praia? | Can you take me to the beach? | Beni plaja götürür müsün? |
para casa | (to) home | Eve |
a minha vida | my life | Hayatım |
minha família | my family | Ailem |
o meu quarto | my room | Odam |
os jogos | games | Oyunlar |
comer | to eat | Yemek yemek |
a comida | food | Yiyecek |
à mesa | at the table | Masada |
dormir | to sleep | Uyumak |
outro dia | another day | Bir başka gün |
minhas férias | my vacation | Tatilim |
Por favor | Please | Lütfen |
Até logo | See you soon | Yakında görüşürüz |
Desculpe-me | I am sorry | Üzgünüm |
Com licença / Perdão. | Excuse me / Pardon | Kusura bakmayın / Pardon |
Vamos! | Let's go! | Hadi gidelim! |
Como o senhor está?
| How are you? (formal) | Nasılsınız? |
Como vai? | How are you? (informal) | Nasılsın? |
Igualmente. | Same here. | Aynı |
Senhor / Senhora / Senhorita | Mister / Mrs. / Miss | Bay/Bayan (evli) /Bayan (bekar) |
De onde o senhor é?
| Where are you from? (formal) | Neresiliniz? |
De onde você é?
| Where are you from? (informal) | Nerelisin? |
Eu sou de... | I'm from... | …… yım |
Quantos anos o senhor tem? | How old are you? (formal) | Kaç yaşındasınız? |
Quantos anos você tem? | How old are you? (informal) | Kaç yaşındasın? |
Eu tenho _____ anos. | I am _____ years old. | ….. yaşındayım |
Compreende? / Entende? | Do you understand? (formal / informal) | Anlıyor musunuz? / Anlıyor musun? |
(Não) Compreendo. / (Não) Entendo. | I (don't) understand. | Anlamıyorum |
Eu (não) sei. | I (don't) know. | Bil (i) (mi) yorum |
Pode me ajudar? | Can you help me? | Bana yardım edebilir misiniz? |
Claro que sim | Of course | Tabiki |
Como? | What? Pardon me? | Ne? Afedersiniz? |
Como se diz ____ em português? | How do you say ___ in Portuguese? | Portekizcede …….. nasıl söylenir? |
Qual é o problema? | What's the matter (with you)? | Sorunun ne? |
O que aconteceu? | What's happening? | Neler oluyor? |
Não tenho idéia. | I have no idea. | Hiçbir fikrim yok |
Estou cansado / doente. | I'm tired / sick. | Yorgunum / Hastayım |
Estou com fome / sêde. | I'm hungry / thirsty. | Açım / susadım |
Estou com calor / frio. | I'm hot / cold. | Sıcakladım / üşüdüm |
Estou chateado. | I'm bored. | Sıkıldım |
Não me importa. | I don't care. | İlgilenmiyorum |
Não se preocupe. | Don't worry | Endişelenme |
Tenho que ir agora. | I must go now. | Şimdi gitmek zorundayım |
Saúde! | Bless you! | Çok yaşa! |
Parabéns! | Congratulations! | Tebrikler! |
Boa sorte! | Good luck! | İyi şanslar! |
Eu te amo. | I love you. (informal and singular) | Seni seviyorum |
Sayılar
0 | zero | ||
1 | um | Birinci | primeiro |
2 | dois | İkinci | segundo |
3 | três | Üçüncü | terceiro |
4 | quatro | Dördüncü | quarto |
5 | cinco | Beşinci | quinto |
6 | seis | Altıncı | sexto |
7 | sete | Yedinci | sétimo |
8 | oito | Sekizinci | oitavo |
9 | nove | Dokuzuncu | nono |
10 | dez | Onuncu | décimo |
11 | onze | Onbirinci | décimo primeiro/undécimo |
12 | doze | Onikinci | décimo segundo/duodécimo |
13 | treze | Onüçüncü | décimo terceiro |
14 | catorze/quatorze | Ondördünce | décimo quarto |
15 | quinze | Onbeşinci | décimo quinto |
16 | dezesseis | Onaltıncı | décimo sexto |
17 | dezessete | Onyedinci | décimo sétimo |
18 | dezoito | Onsekizinci | décimo oitavo |
19 | dezenove | Ondokuzuncu | décimo nono |
20 | vinte | Yirminci | vigésimo |
21 | vinte e um | Yirmi birinci | vigésimo primeiro |
22 | vinte e dois | Yirmi ikinci | vigésimo segundo |
30 | trinta | Otuzuncu | trigésimo |
40 | quarenta | Kırkıncı | quadragésimo |
50 | cinqüenta / cincoenta | Ellinci | qüinquagésimo |
60 | sessenta | Altmışıncı | sexagésimo |
70 | setenta | Yetmişinci | septuagésimo |
80 | oitenta | Sekseninci | octogésimo |
90 | noventa | Doksanıncı | nonagésimo |
100 | cem/cento | Yüzüncü | centésimo |
1000 | mil | Bininci | milésimo |
Not: Eğer 100 diyorsanız, “cem”i kullanın. Eğer 100’ün üstündeyseniz, “cento”yu kullanın. Mesela 101; cento e um ve 156 cento e cinqüenta e seis olacak. 16, 17, 18 ve 19 dzesseis, dzessete, dzoito ve dzenove olarak telaffuz edilir. Dişi formu olan numaralar sadece 1 (um/uma) ve 2 (dois/duas) dir. Bunların dışındaki tüm numalar erkektir. |
Günler
Pazartesi | segunda-feira | Pazar | domingo |
Salı | terça-feira | Gün | o dia |
Çarşamba | quarta-feira | Hafta | a semana |
Perşembe | quinta-feira | Hafta sonu | o fim de semana |
Cuma | sexta-feira | Bugün | hoje |
Cumartesi | sábado | Yarın | amanhã |
Not: Pazartesi’den Cuma’ya kadar olan günler, çok eskiden kalan bir alışkanlık olarak fair (feira) olarak anılmaktadır. "Feira"; sokak üzerine kurulan, sebze, meyve ve diğer yiyecekleri satın alabileceğiniz bir dizi tente anlamına gelmektedir. |
Aylar
Ocak | janeiro | Ağustos | agosto |
Şubat | fevereiro | Eylül | setembro |
Mart | março | Ekim | outubro |
Nisan | abril | Kasım | novembro |
Mayıs | maio | Aralık | dezembro |
Haziran | junho | Ay | o mês |
Temmuz | julho | Yıl | o ano |
Not: Bir ayın bir gününü söylemek için, İngilizce’deki gibi numaranın sıra gösteren halini kullanmıyoruz. Numaranın gerçek adını kullanıyoruz. Örn: 16/04/2005 - Dezesseis de abril de dois mil e cinco |
Mevsimler ve Yönler
İlkbahar | primavera | Sonbahar | outono | ||||||
Yaz | verão | Kış | inverno | ||||||
Kuzey | norte | Doğu | leste | ||||||
Güney | sul | Batı | oeste | ||||||
Kuzeydoğu | nordeste | | Kuzeybatı | noroeste | |||||
Güneydoğu | sudeste | | Güneybatı | sudoeste | |||||
Renkler
Kırmızı | vermelho | Mor | violeta | Yeşil | verde | Gri | cinza |
Pembe | rosa | Kahverengi | marrom | Mavi | azul | Beyaz | branco |
Turuncu | laranja | Koyu kahverengi | marrom escuro | Açık mavi | azul claro | Altın | dourado |
Sarı | amarelo | Siyah | preto | Eflatun | roxo [rosho] | Gümüş | prateado |
Zamanlar ve Hava Durumu
Que horas são? | Saat kaç? | São três e meia. | 3:30 |
É uma hora. | Bir | Como está o tempo hoje? | Bugün hava nasıl? |
São duas, três, quatro... horas | İki/üç/dört... | Está bonito. | Hava güzel |
É meio dia. | Öğle | Está feio. | Hava kötü |
É meio dia e meia* | Öğleyi yarım saat geçe | Está frio. | Soğuk |
É meia noite. | Geceyarısı. | Está quente. | Sıcak |
São cinco e cinco. | 5:05 | Está ensolarado. | Güneşli |
São oito e quinze. | 8:15 | Está ventando. | Rüzgarlı |
São quinze para as dez. | 9:45 | Está chovendo. | Yağmur yağıyor |
São dez para as nove. | 8:50 | Está nevando. | Kar yağıyor |
São vinte e cinco para as seis | 5:35 | Está nublado. | Bulutlu |
Edatlar ve İyelik Sıfatları
Tekil | Çoğul | |||
Erkek | Dişi | Erkek | Dişi | |
BENİM | meu | minha | meus | minhas |
SENİN | teu | tua | teus | tuas |
SİZİN/ONUN | seu | sua | seus | suas |
BİZİM | nosso | nossa | nossos | nossas |
SİZİN | seu | sua | seus | suas |
SİZİN/ONLARIN | dele | dela | deles | delas |
Aile ve Hayvanlar
Aile | família | Büyükbaba | avô | Köpek | cachorro/cão | ||
Ebeveyin | pais | Büyükanne | avó | Kedi | gato | ||
Koca | marido/esposo | Erkek torun | neto | Kuş | pássaro | ||
Karı | esposa/mulher | Kız torun | neta | Balık | peixe | ||
Baba | pai | Amca | tio | At | cavalo | ||
Anne | mãe | Hala | tia | Keçi | cabra | ||
Oğul | filho | Erkek yeğen | sobrinho | Domuz | porco | ||
Kız | filha | Kız yeğen | sobrinha | İnek | vaca | ||
Çocuklar | filhos | Kuzen (E) | primo | Tavşan | coelho | ||
Kız kardeş | irmã | Kuzen (B) | prima | Kaplumbağa | tartaruga | ||
Erkek kardeş | irmão | Akrabalar | parentes | Fare | rato |
İşyeri ve Okul
doktor
mimar
| médico
| satıcı
tarih
| vendedor
história
| fizik
| física
|
Muhtelif Kelimeler
Birçok | muito | Herzaman | sempre | Sonra | depois | |
Çok fazla | muitíssimo | Her gün | todos os dias | Yetersiz | mal | |
Biraz | pouco | Şimdi | agora | Çok kötü | muito mal | |
Çok küçük | pouquíssimo | Genellikle | usualmente | Ta ötede | ali | |
Ara sıra | às vezes | Orada | aí | İyi | bem |
Yiyecek ve öğünler
kahvaltı
yiyecek
margarin
balık
meyve peynir kraker şeker sandiviç dondurma | café da manhã / desjejum
| Masa örtüsü
Bıçak Kaşık Tabak Bardak Kupa Tuz Tuzluk Biber Biberlik Şeker Şekerlik Sirke Kahve cezvesi Çaydanlık Tepsi | toalha de mesa
|
Meyveler, Sebzeler ve Etler
Elma | maçã | Marul | alface | Domuz budu / jambon | presunto |
Portakal | laranja | Lahana | couve | Domuz pastırması | bacon / toucinho |
Muz | banana | Karnabahar | couve-flor | Tavuk | frango |
Üzüm | toranja | Kuşkonmaz | aspargo | Hindi | peru |
Limeon | limão | Ispanak | espinafre | Istakoz | lagosta |
Şeftali | pêssego | Domates | tomate | Su | água |
İncir | figo | Fasulye | feijão | Soda | refrigerante |
Üzüm | uva | Pirinç | arroz | Şarap | vinho |
Armut | pêra | Havuç | cenoura | Domuz | porco |
Erik | amora | Turp/şalgam | nabo | Krep | panqueca |
Kiraz | cereja | Soğan | cebola | Mısır | milho |
Ananas | abacaxi | Salatalık | pepino | Sosis | molho |
Kavun | melão | Enginar | alcachofra | Makarna | macarrão |
Karpuz | melancia | Patlıcan | berinjela* | Pancar | beterraba |
Çilek | morango | Kırmızı turp | rabanete | Yumurta | ovo |
Ahududu/ franbuaz | framboesa | Brokoli | brócolis | Kek | bolo |
Böğürtlen | jaboticaba | Biber | pimenta | Pay | torta |
Biftek | bife | Sarımsak | alho | Dondurma | sorvete |
Sosis | salsicha | Patates | batata | Çarkıfelek meyvesi | maracujá |